SİTEM

Bugün geçtim kapından,
Hep gözüm seni aradı.
Ne istersin ki benden,
Çok sevdim de olmadı.

Dünde geçmiştim öyle,
Neden bakmadın söyle,
Camdan hep el sallardın,
Herkes bilirdi köyde.

Sen hiç hatırlar mısın,
O yoldan geçer misin?
Belki de gelecek diye,
Yol üstü bekler misin?

Unutmuşsun bunları,
Çok beklerdin yolları,
Bilsem istemezmisen,
Bile geçen eski yılları.
       Recep Ali Öztürk

BLOG RESMİME

Kendin anlatıyorsun bize hiç sormuyorsun,
Adını kuzgun taktun ne içün korkuyorsun?

Taramadun saçuni durdun öyle resime,
Seni seven bulunmaz diyorum öylesine,

Birazda gülüyorsun sanki çok mi iyisen,
Ben seni bırakmazdım alacağuni bilsem.

Şiirler,bilmeceler,yazmadığın kaldı mı?
Onu anlatmayasen bize neler oldu ki?

Ben aslı biliyordum herkese demiştim,
Bu köyün içinde tek seni beğenmiştim.

Gittin Ankaralara de bende geleyim mi?
Seni çok seviyorum söyle bekleyim mi?

Gelmedin köylere kaldın gurbet ellere,
Bana ümit verdinde gözüm kaldı yollere.

Yazıyorsun onları sana nazar değmesun,
Çokta güzel olmuyor ağırune gitmesun.

Köyde fındıklıklarda otlatırdık kuzular,
Seni kıskanıyorum yazma böyle yazılar.

Yazmayasen türküyü çok acıklı oluyor,
Sonra hapis ederler okuyanlar ölüyör.
                                Recep Ali Öztürk

YİNE HEMŞİN

Alafa gideyirken bulmuştum orağuni,
Görürmuyuz acaba kavuştuğumuz güni.

Peştamaluni astun kızılağaç dalına,
Oturdun el salladun kuçuk dere salına.

Derebaşun düzinden yaylaya gideyirdum,
Geçenki konuşmıştuk sen bana ne deyidun?

Oturdun yol üstine gelene demeyesen,
Sana kim demiştiki o köti sevmeyesen?

Kim öğretiyi sana çok türki atayisen,
Belki sana gelurum sen nerde yatayisen

Eskiden hasta idum senun gibi güzele,
Yoksa korkayimisen gel oturalum hele.

Almıştum eşarpuni bahçede otururken,
Sarılmadunmi bana evune götürürken.

Geçerim kapınızdan görürüm seni camdan,
Ben işaret ederken annen ne dedi yandan?

Başunda ki yazmanun valaları çokmı dur,
Ben seni sevdum deyi sevmek kötilukmi dur.
                             Yazan:Recep Ali Öztürk

NAÇİZANE

Çocuk, genç, orta yaşlı, yaşlı, ihtiyar, hasta, usta, cahil, okumuş v.s lütfen dediklerimi birazcık düşünün. Kafa yorun. Muhakkak bana hak vereceksiniz. Size anlatılan bir şeyi; dersi veya bilmediğiniz her şeyi veya bildikleriniz her şeyi da muhakkak düşünün. Hatta bir daha düşünüp kafanızda çözmeden veya tam kanaatiniz gelmeden kabullenmeyiniz. Bir fikri kafanızda iyice yoğurmadan savunmayınız.
Mesela biri gelip senin yanına otursa ve sana dese ki “sen Ermeni sin!”
1-O şahıs nerden biliyor seni?
2-Biliyorsa söylemesindeki sebep nedir?
3-Kim olursan ol, bunu bilmekle ne değişecek?
4-Ermeni Türk’ten üstün müdür?
5-Senin kimliğinin söyleyenle bir ilgisi var mıdır?
6-Sana söylemek için neden ta uzaklardan masraf edip gelmiştir?
7-Bilim veya ilim adamı ise, seni niçin araştırmıştır?
8-Bunu araştırmasını kim istemiştir?
9-Kendisi, kendini araştırmış mıdır?
10-Kendisi kimdir, hangi millettendir?
11-Kendi ırkı çok mu iyidir?
12-Hani herkes kendi ırkını öğrenir ve severse, tutarsa ırkçılık veya faşizm olmaz mıydı?
13-Türk Türk’ü arar, sorar, bulursa, severse ırkçılık olur. Diğerleri arar, bulur, yandaşlarını severse niçin ırkçılık olmaz?
14-Bu soruları daha da çoğaltabilirsiniz. Cevaplarını almak hakkınız. Özgürlük daha çok olursa sizin veya bizim kârımız ne dir? Tabii ki siz bunları hiç ama hiç düşünmediniz. Sadece bir dolmuşa bindiniz. Ve öylece çarpana kadar gideceksiniz. Fakat hepimizin bu dolmuşta olduğumuzu unutmayınız. ‘Özgürlük, demokrasi’ diye hepimiz kandırılıp, kendi çıkarları için kullanılıyoruz. Saygı ve sevgilerimle.

AĞIT

Oturdum ağladım yalnız başıma,
Adımı yazmıştım, duvar taşına,
Komşularım gelir dedim peşime,
Verane dağlarda kaldım sevdiğim.

Ezelden yazılmış bu kötü kader,
Ne yapar duyunca şimdi birader,
Ağlamayın dostlar gücüme gider,
Bu yolun sonunu bildim sevdiğim.

Toplanırlar şimdi hısım akraba,
Aman sevdiceğim sakın ağlama,
Ben daha gelemem beni bekleme,
Şimdi uzaklarda kaldım sevdiğim.

Her taraf karardı sanki de zindan,
Sevinir düşmanım bana olandan,
Çevirdiler geri, doktor yolundan,
Daha geri cansız geldim sevdiğim.

Başımıza gelene, kimse gülmesin,
Mevlam hepimize, sabırlar versin,
Kimse bilmezdi ki, geçip gidersin,
Umulmaz yerlere düştüm sevdiğim.
                            Recep Ali Öztürk

USLUBUNU BİLMEK

Kendi kendime yazıyorum çiziyorum fakat iyi mi yazıyorum kötü mu yazıyorum bilmiyorum.
Kimse de de ses yok. Bir şey demiyorlar.
Herhalde yazıp çizmenin üslubunu bilmiyorum.

Eskiden bir adam cezaevine düşmüş. (bizlerden uzak olsun da)
Bakmış önceki mahkumlar bütün fıkraları anlata anlata ezberlemişler ve hatta her fıkraya da birer numara vermişler.
Kendisi de kısa sürede bütün fıkraları numaraları ile birlikte ezberlemiş.
Halka olurlarmış içlerinden birisi ayağa kalkar bir numara söyler oradakiler bu fıkrayı hatırlar ve “ha ha ha” diye katıla katıla gülerlermiş.
Bu yeni cezaevine düşen adam da halkaya katılmış ve fıkra anlatanlar ile gülüşürmüş.
Fıkra anlatma sırası bu yeni düşen çömez mahkuma gelince 17 numaralı fıkra demiş.
Kimsede ses yok.
Daha komiğini söyleyim gülsünler demiş kendi kendine ve 34 numaralı fıkra demiş.
Yine kimsede ses yok.
41 numaralı fıkra anh. Kimse gülmüyor.
İçlerinden birine” arkadaş en komik fıkraları anlattım hiç biriniz gülmediniz bunun sebebi nedir?” diye sormuş.
O da “Fıkra anlatmak başlı başına bir sanattır. Fıkrayı anlatmanın da bir üslubu var. Her anlatılan fıkraya gülünmez. Fıkra doğru üslupla anlatılırsa gülünür.” demiş.

Bende bu yazma, çizme işini beceremeyeceğim, önce üslubunu öğrenmem lazım herhalde.

SON BAHAR

Güz gelince dökülür, ağaçlarda yapraklar,
Sararır her taraf, kurur yemyeşil topraklar,
Kabul etmesek te, bunlar hepsi hakikatler,
Gidilir adım adım yaklaşırız son baharlara.

Her geçen gün dünü ararsın, bulursan ama,
Daha da sararıyor, gittikçe yemyeşil dünya,
Senin saçların da beyazlanmış, neden acaba,
Geldik işte farkında olmadan, son baharlara.

Şaşma sakın olanlara, günün gününü tutmaz,
Nerde senin o eski günlerin, dizlerin gitmez,
Siliniyor sayfaların, bir daha hiç görünmez,
Böyle yavaşça yürüyeceksin, son baharlara.

Basamaklar tükenir, tek tek sonuna çıkarsın,
Sona yaklaştıkça, unutma, çok yorulacaksın,
Yaşadıklarını unutarak, hatırlamayacaksın,
Sen istemesen de gideceksin, son baharlara,

Yalnız kalırsın belki de, kapın açılmayacak,
Geçmişini unutacaksın, hafızandan kalkacak,
Ve değerlerin seninle birlikte, hep yok olacak,
O zaman terk edip gideceksin, son baharlara.
                               Yazan : Recep Ali Öztürk

NE DİYECEK

Adamın biri kümesten tavuk çalarken elinde tavuklarla suç üstü yakalanmış.
Kümesin sahibi de davacı olunca adamı yakalamışlar ve ifadesini alacaklarmış.
Adama hakim sormuş: “Anlat bakalım, sen hırsızlık yaparken yakalanmışsın. Nasıl oldu?”
Adam demiş ki “Ben anlatmam, avukat istiyorum. Avukatım gelsin” demiş.
Hakim “Ya sen suç üstü yakalanmışsın. Avukat ne diyecek?”
Adam hakime cevap vermiş.
“Hakim bey bende onu merak ediyorum. Onun için avukat istiyorum.” demiş.  

MUHATAP ALMAİRUM

Biz gurbet insanları olduğumuzdan fırsat bulduğumuzda senede on gün dahi olsa memleketimize gider hasret gideririz.
Ailece uzun bir yolculuktan sonra Ağustos ayının akşam üzeri arabamızla Rize’ye geldik.
Arabayı büyük oğlum Murat kullanıyordu. Önümüzde bir Mersedes otomobil, onun önünde de beyaz bir şahin oto vardı. Hepimizde seyir halinde normal gidiyorduk.
Önümüzde ki bu iki araba birden durdular. Geçip geçmeme yüzünden tartışıyorlardı.
Mersedeste ki biraz yaşlı adam arabasından indi ve diğer genç şoföre “İn aşağı ulan. Saa cününü cöstereceğim. Korkak insene!” diye bağırdı.
Diğeri genç olan şoför de indi. Fakat hem genç, hem de 1.90 boylarında sporcu bir çocuk. Gayet soğukkanlı ve temkinli “Sen baa mı deyisun? Emica” diyerek adamın üzerine doğru yürüdü.
Bende aşağı indim ve kavgayı olmadan önlemek için; “Etmeyin, ayıptır filan” derken. O Mersedesten inen adam genç oğlanı güçlü kuvvetli görünce
“Ola ben seni muhatap almaırum da” dedi ve koşarak gitti arabasına binip kapılarını kapattı ve kavga son buldu, her ikisi de yollarına devam edip gittiler.

SIYIRDI GEÇTİ

Bizim Temel bir trafik kazasının şahididir.
Hakim ifade alıyor, söz sırası hemşerimize gelmiştir.
Hakim soruyor:
“Bu şahıslar trafik kazası yapmışlar, olayı görmüş sun, nasıl oldu? Anlat bakalım” diye
Hemşerimiz de ayağa kalkar ve
“Cörmez olumiyim haçim bey. Habu corduğun adam arabayla, şu adamın arabasına kavşağı dönerken, öyle bir vurdi çi oa, oyle bir vurdi çi oa. Hakim bey sıyırdı geçti.”diyor.